6 Şubat 2023’te Türkiye ve Suriye’yi 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde yıkıcı depremler vurdu. Başımız sağ olsun. Bölgedeki milyonlarca insanı etkileyen depremler sonucunda halk, ilk günden beri canla başla elinden gelen her şeyi yapıyor. Afet nedeniyle hayatını ve sevdiklerini kaybedenler için kalpler kederle dolu olsa da her kriz anında olduğu gibi toplumsal sorumluluk ve dayanışma devrede.
Bölgedeki arama kurtarma çalışmaları gece gündüz devam ederken, her şehirde toplanan yardımlar da ilk günden beri deprem bölgesine akıyor. Yardım merkezlerinde depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışan kalabalık, felakete uğrayanları hayatta tutmak için halen seferber durumda. Dayanışma ve bağışların gücü, geride kalanlar için yeni bir hayat ve yeni kentler inşa etmek için kararlı.
Masraff olarak şirket olanaklarımızla ilk günden beri afete karşı mücadelenin bir parçasıyız. Bölgedeki kuruluşlara yardım faaliyetleri ve arama kurtarma çabalarında destek olmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Aylar sonra, yani uzun erimli süreçte neler yapabileceğimizle ilgili çalışmalarımız ve beyin fırtınalarımız da sürüyor.
Dayanışma Daha Öteye Nasıl Geçebilir?
Felaketin üzerinden günler geçti. Örnek bir dayanışma ağı ile hem deprem bölgesine hem de göç edenlere yardımlar gidiyor. Şimdi, bu acil desteği sürdürürken depremzedelere bir hayat standardı sunmak için gerekenleri de düşünmenin sırası.
Eğitimleri aksayan öğrencilerden, bakıma ihtiyaç duyan hastalara, hayvanlara, işini kaybedenlere kadar düşünmemiz gerekenler var. Sivil dayanışma ve kurumların birlikteliği bu süreci de aşmamıza yardımcı olacak. Kuruluşlara destek olmak için her imkanımızı kullanıyoruz. Şimdi de Ahbap Derneği ile birlikte uzun erimli ihtiyaçlar için bir deprem bağışı kampanyası açtık.
Daha yapacak çok işimiz var, dayanışma hepimize iyi gelecek. Gelişmeleri takip ederek doğru ihtiyaç tespitiyle üzerimize düşen sorumluluğu benimseyerek var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Sizlerden gelecek bağışların da depremzedelerin hayatlarında gerçek bir fark yaratacağına tüm kalbimizle inanıyoruz.
